KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
7 °C Çoğunlukla açık
Bünyamin Bayram
binbay12@hotmail.com

Mahallemiz ile Kanma ve Kandırılma

10 OCAK 2022 PAZARTESİ 14:54
26
5960
9
AA aa

Mahalle; hayatın, belli bir kültür, değer, inanç, ritüel ve gelenek çerçevesinde örüldüğü, bu yönüyle kendine özgü yapısı, kimliği ve hayat tarzı olan bir ortamdır aslında. Yaşadığımız kentlerde, artık mekânsal anlamda mahalle de kalmadı gibi…

Ancak ben bu yazımda, mahalleyi sosyolojik anlamda ele alıp, mahalle üzerinden insanların nasıl kandığı ve kandırıldığı konusuna değineceğim.

Sözüm herkese değildir, samimi ve dürüst olanlar yazımın konusu dışındadır…

Sosyolojik bir kavram olarak mahalle; cemaat, tarikat siyasi parti, sendika, dernek ve vakıf gibi sivil toplum hareketleri ve benzeri tüm sosyal grupları ifade eder.

Çağımız insanı, bir biçimde kendisini söz konusu bu sosyal gruplar içerisinde bulur. Bu sosyal gruplar teorik anlamda; insanın hayat felsefesini gerçekleştirdiği, düşünce ve inançlarını yaşayıp korumaya çalıştığı, ortak ideal ve iyiliklerini geliştirdiği, her türlü kötülüğün önlendiği, aidiyetiyle kendi kimliğini yeniden oluşturduğu, toplumun ürettiği sorunları göğüslüyecek desteği elde edebildiği, kişiye güvenlik çemberi sağlayan ortamlar olarak görülebilir.

Aslında örgütlü modern toplumlarda, şehirleşme ve sosyalleşmenin getirdiği yaşamın doğal bir sonucu olarak, bireyler bir mahalle aidiyetleriyle güvenlik şemsiyesi altına girer ve kendilerini yeniden var ederler… Bu anlamda gruplar toplumun gelişimi için gerekli yapılar olarak görülebilir…

Sorun: Bu tür sosyolojik grupların teoride ve kuruluşlarında güzel idealler taşımalarına rağmen, zamanla amaçları dışına çıkabilmeleri, girişilen yanlışlar ve düşülen sapmalara rağmen; kutsal misyon ve hedefleri üzerinden üyelerini etkiliyerek onların bağlılıklarını sürdürmeye çalışmalarıdır.

Genelde bireyler inançları, kutsalları, idealleri, fikirleri, ideolojileri, dünyevi çıkar ve korkuları üzerinden kandırılabilirler. Hepimiz biliriz ki, aldanma; insanın en temel zaaflarından biridir. İşin garip tarafı, insanın bir yandan aldanırken diğer yandan da aldatmaya çalışmasıdır.

Mahalle üzerinden kanmaya ve kandırılmaya ülkemizin kültürel, sosyal ve siyasal yapıları açısından bakıldığında:

Toplumun sosyal ve siyasal grupları genel hatlarıyla sınıflandırılıdığında;

Toplumun bir kesimi Atatürkçü, Laik, seküler ve Cumhuriyetçi anlayışlarıyla;

Bir kesimi vatanseverlik, devletin ve ülkenin bölünmez bütünlüğü hassasiyetiyle,

Bir kesimi dinsel ve mezhepsel inançlarıyla,

Bir kesimi muhafazakârlıkla

Bir kesimi liberal demokrat anlayışlara sahip olmalarına göre siyasal, sosyal ve kültürel yapılara, gruplara (parti, cemaat, tarikat, dernek ve benzeri sivil toplu kuruluşları) ayrıldığı söylenebilir.

Yani toplumun büyük kesimi, kendince uygun bir mahalleye sığınıp, taşınmış durumda!..

Söz konusu bu siyasal yapılar, cemaat ve sivil toplum kuruluşları niteliğindeki vakıf ve dernekler ilkelerine aykırı davransalar ve idealleri temsil etmekte yetersiz kalsalar bile, üyeleri ve takipçileri tarafından hoş görülür, çoğu defa sorgulanmaz ve cezalandırılmazlar…

Neden mi? Üyeleri inanç ve ideallerini ilgili siyasal ve sosyal yapılarda yaşatacaklarına inanmış ve inandırılmışlardır. Yanlışsa kendi yanlışları! Çünkü “kol kırılır yen içinde kalır” deyimine inanmışlardır.

Nasıl mı kandırılıyorlar?

Toplumun manevi inanç ve değerlerine saygı gösterilmemesi, yasakçı ve baskıcı tavırlar izlenmesi, en basit dini vecibe olan başörtüsünün bile laiklik karşıtı olarak görülmesinin, gerçek Atatürkçülük veya Laiklikle ilişkilendirilerek savunulması doğru olur mu?

Hiç unutmuyorum, Ünüversitede başörtüsü serbestisini protosto için bir grup ünüversite hocası Anıtkabir'e şikâyete gitmişlerdi. Toplumsal ve insan hakları kapsamında bir sorunu ünüversite ortamında bilimsel olarak ele almaları, bilimi ve aklı esas alan Atatürk'ün anlayışına daha uygun değil miydi? Hocalar, eğitimli önderler böyle yapınca Atatürk'ü seven, Laikliği dünya görüşü olarak görenler de bu uygulamayı meşru görmeye başlıyorlar. Çünkü kendilerince kutsal mekân Anıtkabir'e gidilmiş ve Ata'ya şikâyetler edilmiştir.

İşte bireyler; Atatürkle ve Laiklikle ilgili bir ideolijiye dönüşen Atatürkçülükten beslenen yapılar tarafından kandırılarak yanlış bir anlayışa sürüklenebiliyorlar.

Anıtkabir'e yürüyüş yaparak, dağa taşa heykel ve resimler asarak, toplumun inanç ve değerlerini görmezden gelerek Atatürkçülük ve Laiklik yapılamayacağını bilmek çok mu zor?

Ve ya;

Dinin sadece cami, başörtüsü, sakal gibi simgeler, törensel ritüeller veya sloganik söylemler üzerinden ortaya konması; dinin özünü oluşturan tevhid, ahlak, hak ve hukuk, adalet, kardeşlik, barış gibi kavram, ilkeleri ve esasları görmezden gelenlerin etkileyici ve retoriği yüksek sıloganlarına kanmak İslam'a uygun olur mu?..

Allah ile aldanma, aldatma kavramını insanlık tarihinde ilk kullanan Kur'an'ı Kerim'dir. Fatır Suresi 5. ayette, “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın ve çok aldatıcı (şeytan) sakın sizi Allah ile aldatmasın.

Benzer mesaj Lokman 33. ayetde, “Sakın aldatan sizi Allah ile aldatmasın” der. 

Dinin çıkar, güç ve saltanat aracı olarak kullanılması, Allah ile aldatılmaya girer. İnanç, teslimiyet içerikli olduğu için, Allah'la ve dinle aldatma ve aldatılma çok daha kolay olabilmektedir. Bu nedenle Kur'an birçok ayette buna vurgu yaparak bizleri uyarır…

Y ada;

Ülkemizde mevcut yasalar; devletin ve milletin bütünlüğünü esas aldığı, bölücü ve terörist silahlı eylemleri yasaklandığı; etnik kimliklerin tanınması ve kültürlerinin korunmasının insan hakları kapsamında anayasal bir hak olduğu, milliyetçiliğin ırk temelli olamayacağı, devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olanların eşit düzlemde ve her türlü haklardan yararlanabileceği, kişilerin yasalara uygun davranıp verilen görevlerini hakkıyla yapmaları ve ülkeye katma değer katmalarını gerçek milliyetçilik olduğu bilindiği halde; milliyetçiliği etnik temel ve ideolojiler üzerinden sürdürmek, özgürlükler çerçevesinde düşünceler ortaya koyanları bölücü veya vatan haini olarak suçlamak, kullanılan sıloganik söylemlerle, vatanperverlik duygusu olanları etkileyip yönlendirmek gerçek milliyetçilikle bağdaşır mı?

Maalesef insanlarımızın büyük bir kısmı mahalleleri üzerinden sürekli aldatılabiliyorlar…

Birileri karşı tarafı laiklik ve cumhuriyet düşmanı ilan edip Laik Cumhuriyeti kurtarmanın adresi kendini göstererek;

Birileri karşı tarafı vatan haini ilan ederek, kendine özgü yaptığı tanımlara dayanarak vatanın bütünlüğünü korumayı tekelinde bulundurarak,

Birileri Türklerin, birileri de Kürtlerin hamisi olduğunu söyleyerek,

Birileri kendinden olmayan muhalifleri din düşmanı göstererek,

Birileri cemaat ve tarikatlerini kurtuluşa erme yolu olduğunu iddia ederek, bir biçimde kendilerini kutsal zeminlerde meşrulaştırarak, tüm takipçilerinin ve üyelerinin teslimiyetlerini elde edebiliyorlar…

Kişilerin mahalleleri üzerinden kandırılması sosyal gruplar ve siyasal yapılar için inanılmaz bir fırsatlar oluşturur. Böyle kitleye sahip oldukları için lider kadrosu kendinden emin ve rahattır. Artık onların iyi bir arka bahçesi vardır. Ne tür yanlış yaparlarsa yapsınlar; mahalle liderleri ve kadroları Allah, Kur'an, Vatan, Laik Cumhuriyet, Atatürk dedikleri an; üyeler ve takipçiler tüm yapılan usulsüzlüklere, yanlışlara ve ilkesizliklere bir kılıf bulacak, yapılanları meşrulaştırıp bağlılıklarını sürdüreceklerdir.

Böyle bir durumda liderler ve kadroları neden kendilerini düzeltsinler veya daha iyisi için çalışsınlar ki? Hazır kemikleşmiş bir oy tabanına sahip ve teslimiyetçi bir arka bahçeye sahip partiler niye tedirgin olsunlar ki?

Kanıt mı?

Yapılan araştırmada; yüzer gezer oyların çok düşük olduğu, insanların büyük kısmının partilerini ve sosyal gruplarını her türlü yanlışa rağmen değiştirmedikleri görülmüştür.

Bir mahalleye sığınanlar, artık mahallesine toz kondurmuyor, dokunmuyor ve dokundurtmuyor ve başka mahalleyi kötülemeyle meşgul. Mahallemiz üzerinden kanmamız ve kandırılmamız bizi çıkmaza, düşünce kısırlığına, sosyal ve siyasal durağanlığa götürüyor ama farkında değiliz…

Ailenizde biri bir kötülük yapsa savunmanız mı gerekecek? Peygamberimiz, yüksek bir ailede yaşanan hırsızlık olayında, hırsızın affı için araya girenlere “kızım Fatma da olsa uygularım” demiştir.

Aydınlık geleceğimizi; ancak bu anlamda zihinsel bir sıçrama yaparak, zincirlerimizi kırarak kurtarabiliriz!

Esasında sağlam ilke ve düşüncelere sahip bir birey, dürüst ve samimiyse, aidiyet duyduğu sosyal ve siyasal gurubu (mahallesini) ve tüm eylemlerini; inanç esasları, siyasal ilkeleri ve hayat felsefesi çerçevesinde sorgulayıp değerlendireceği için kolay kolay mahallesi üzerinden kanmaz ve kandırılmaz ve kandırılamamalı da.

Zihni açık, bilinçli bir birey körü körüne hiçbir bağlılığı sürdürmez, Hiç kimse de onu arka bahçesi olarak göremez. Bilinçli ve kültürlü bir kitle olduğumuz sürece; hiçbir sosyal veya siyasal grup yanlışlarını ve gayri meşru eylemlerini; bizim inançlarımızı, kutsallarımızı ve samimi duygularımızı kullanarak, bizim üzerimizden kendisini meşrulaştıramaz.

Biz ilkesel davranarak yeri geldiğinde sosyal grubumuzu sorgulayarak veya terkederek, yeri geldiğinde siyasal tercihlerimizle ilkesizleri cezalandırmadığımız sürece; asla aydınlık bir gelecek kuramayız.

Toplum olarak bu kadar acı tecrübeye rağmen; kişilerin, ilkelerinden uzaklaşan mahalle aidiyetlerini hala sürdürmeleri; bireylerin mahalleleri (cemaati, partisi, aşireti, sedikası, dernek ve vakıf gibi sivil toplum hareketi olan tüm gruplar) üzerinden kandırılmaya devam ediliyorsa; o toplumda kanma/kandırılma; kişilik ve düşünsel saplantı ve karekter haline gelindiğinin işaretidir.

Aldanma ve aldatmadan kurtulmadığımız sürece güzel bir dünya kuramayız. Böyle gelmiş böyle gider şarkısını söylemeye devam ederiz…

Aydınlık ve güzel bir dünya kurabilme umuduyla, herkesi sevgiyle selamlıyorum…

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88648)
22 Ocak 2022 Cumartesi 12:47
Mükemmel ötesi bir yazı olmuş kıymetli hocam. Keşke kalabalık kitlelere ulastirilabilse veya okunabilir.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88554)
15 Ocak 2022 Cumartesi 15:39
Bu ülkeyi 80 yıldır sağ ve muhafazakar kesim yönetiyor.Siz hangi mahalleden bahsediyorsunuz ? Önce bunda bir anlaşalım.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88487)
13 Ocak 2022 Perşembe 01:13
Sayın yazar gerçekten çok güzel teşhislerde bulunmuş ve taşı tamda gediğine net olarak oturmuştur. Fakat bizim gibi mahallesi olmayan ortalarda gezenler ne olacak onlar için yok mu sığınacak bir liman?
İşin latifesi bir yana öyle bir zaman dilimi içerisinde yaşıyoruz ki en iyisi hiç bir mahallede olmamaktır. Çünkü bir defa girdin mi o mahalleye insanlığını, özgürlüğünü ve vicdanını yitirirme tehlikesiyle karşı karşıya gelirsiniz. Yazarı tebrik eder yaralı topluma merhem olmasını dilerim..
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88507)
13 Ocak 2022 Perşembe 18:18
@Misafir Kullanıcı Olaya farklı bir bakış açısıyla katılarak, ciddi bir soruna ve çözüm önerilerine kapı araladınız. Bur mahalleye ait olmadan yaşamak veya mahalle içerisinde mücadele etmek veya insanlık adına yeni mahalleler kurmak mı gerekiyor. Düşünmek gerekiyor.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88418)
11 Ocak 2022 Salı 00:07
Müthiş bir tahlil. Mahalle baskısı denilen olgu var hocam. Bazı mahalleler mahalle bekçilerinin veya mahalle muhtarlarının bilinçli yonlendirmesiyle baskı, şiddet,provakasyon gibi hareketlerle toplumun sinir uçlarını kanatmaya ve kazanı kaynatmak için odun atmaya devam etmektedir. Çözüm nedir Hocam?
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88437)
11 Ocak 2022 Salı 15:58
@Misafir Kullanıcı Çözüm bilinçli ve ilkeli olmak, kanmamak, kandırmamak, yeri geldiğinde yanlışa tepki göstermek, vesselam
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88410)
10 Ocak 2022 Pazartesi 20:26
Eline sağlık abim başarılar dilerim
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88398)
10 Ocak 2022 Pazartesi 17:23
Gerçekten de Son dönemlerde okuduğum en donanımlı bir Makale... Tüm Fikir sahiplerinin üzerinde çok düşünüp bundan sonra ki fikirsel yaşamlarına katkı sunmaları temennisi ile Kalemine ve yüreğine sağlık Kıymetli Hocam
Misafir Kullanıcı (@Misafir_88393)
10 Ocak 2022 Pazartesi 15:53
Elhak dedikleri doğru Bünyamin Bey'in.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın